Karanlık oda bir süredir hayatımızda olmayan bir kavram. Dijital yaşam yavaş yavaş hayatımızdan karanlık odaları kaldırdı. Karanlık odalar bizim şuan dijital ortamda Photoshop yardımıyla yaptığımız ışık oyunlarını kısmen uyguladığımız yerdi.
Öncelikle biraz siyah beyaz film banyosundan bahsetmek isterim. Siyah beyaz filmlerimiz kırmızı ışıktan etkilenmezler. Daha çok filmlerden aşina olduğumuz kırmızı ışıkta film yıkayıp baskı almak siyah beyaz filmler için geçerlidir ki bu siyah beyaz karanlık odayı daha da keyifli kılar. Kart üzerinde kendi çektiğin görüntünün oluşumuna şahit olmak gerçekten keyifli. Filmi yıkamak için 3 çeşit kimyasala ihtiyacımız var. Developer (geliştirici), stopper (durdurucu) ve fixer (sabitleyici). Developer filmdeki ışığa duyarlı gümüş partiküllerinin ışık alma oranına göre değişimini ve gelişimini sağlar. Stopper bu gelişimi durdurur ve fixer ise filmin duyarlığını sabitler.
Filmi yıkayabilmek için bir film yıkama tankına sahip olmamız gerekir. Film yıkama tankının özelliği bu yıkama işlemi boyunca ışık geçirmiyor olması. Yani teknik olarak film yıkanırken ortamın ışık almıyor olması gerekmiyor. Sadece filmi spirale sarıp tanka koyana kadar karanlık bir ortama ihtiyacımız var. Yukarıdaki sırada filmimizi 3 farklı kimyasalla yıkadıktan sonra filmimizi üzerinde kimyasal kalmayana kadar suda durulamamız gerekecek.
Artık filmimiz agrandizörde baskı alınacak duruma geldi. Kart baskısını da fotoğraf çeker gibi filmi kartın üzerine belli zaman diliminde agrandizörle büyütülmüş görüntüyü ışık ile pozluyoruz. Kartlarımızı da film yıkarken olduğu gibi sırasıyla developer, stopper ve fixer ile yıkıyoruz. Ancak film yıkarken kullandığımız 3 kimyasalla kart yıkarken kullandığımız 3 kimyasalın görevleri aynı olsa da yapıları farklıdır ve film yıkadığımız kimyasallarla kartları yıkayamayız.
Tebrikler artık siyah beyaz çektiğimiz bir fotoğrafı karta basacak temel bilgiye sahibiz.
Karanlık oda bir süredir hayatımızda olmayan bir kavram. Dijital yaşam yavaş yavaş hayatımızdan karanlık odaları kaldırdı. Karanlık odalar bizim şuan dijital ortamda Photoshop yardımıyla yaptığımız ışık oyunlarını kısmen uyguladığımız yerdi.
Bu yazıyı yazmamdan yaklaşık 5 sene önce su altında kalabileceğimi bir de üzerine fotoğraf çekebileceğimi söyleseler pek inandırıcı gelmezdi. Evet belki de dalış hayatına girmesi en zor kişilerden biriydim. Aşırı derecede suyun altından özellikle karanlık sulardan korkum vardı. Kesinlikle göremediğim bir suda denize girmezdim. Teknedeyken yaklaşmaya bile korkardım. Bu belkide bir çok insan için geçerli […]
Yorum yapılmamış on This Post